ANA SAYFA     HAKKIMIZDA     MÜZE     ŞEHİTLERİMİZ     DOKÜMAN ARŞİVİ     FOTOĞRAF ARŞİVİ     GEZİ     YAZARLARIMIZ     İLETİŞİM  
 
  Müze  
  1. Dünya savaşı  
  İtilaf Dev. Savaş Planları  
  Ordular  
  Savaşa Girmemiz  
  Komutanlar  
  Çanakkale Savaşı  
  Deniz Savaşları  
  Hava Savaşları  
  Kara Savaşları  
  Cephede Koşullar  
  Gaz Kullanıldı mı?  
  Savaşın Sonuçları  
  Savaşın Etkileri  
  Çanakkale ve Yahudiler  
  Şehitlerimiz  
  Gazilerimiz  
  57. Alay Tarihi  
  Asker Mektupları  
  Anzaklar  
  Arşivlerde Çanakkale  
  Çanakkale Gençlik ve Sporcular  
  Asker İmamlar  

Sitede Ara


 

Arşivlerde Çanakkale

« Geri   

İngiliz Royal Naval Fırkası'nda bölük komutanı olup Çanakkale Savasları'na katılmıs olan Ivan Helid'in İngiltere'ye gönderdiği ve Daily Express gazetesinde "Katiyyen Me’yûs Olmayınız" baslıklı mektup
İngiliz Royal Naval Fırkası'nda bölük komutanı olup Çanakkale Savasları'na katılmıs olan Ivan Helid'in İngiltere'ye gönderdiği ve Daily Express gazetesinde "Katiyyen Me’yûs Olmayınız" baslığıyla yayınladığı mektupların tercümesi

Harb Matbûât Karargâhı'ndan:
Çanakkale dârü'l-harbinde Royal Naval Fırkası'nda bulunmus olan
Mülâzım Ivan Helid'in İngiltere'ye yolladığı mektublar olup Daily Express gazetesinin fî 28 Temmuz sene 1915 tarihli nüshasında "Kat‘iyyen Me’yûs Olmayınız" serlehvasıyla intisâr etmisdir.

21-22 Mayıs: Hepinizin sıhhatde ve setâret-i tâmmede olduğunuzu ümid ediyorum. Çünkü ben bir bayram günü yasıyorum. Bizler Bahr-ı Sefîd'de Sardunya Adası'nın cenûbunda bir mahaldeyiz. Seyahatimiz pek mutantan bir sûretde devam ediyor. Cenûba ve günes ziyâsına doğru olan bu seyahat nese ile doludur.
Plymouth Limanı'ndan geceleyin adeta çalındık ve Cebelüttarık'a vâsıl oluncaya kadar asla kara yüzü görmedik. Efrâdın çoğunu ilk gün zarfında deniz tutdu ve asırı yanmıs kolları sisdi kaldı. Simdi iyidirler, fakat gemide geçirilen bu nese ve setâretli hayatı bırakıp da pılı ve pırtıyı toplayıp muharebeye gitmenin pek ağır bir is olacağını düsünüyoruz. Denizin maviliği ol derece ruh-nüvâzdır ki, yemek basından kalkıp ona bir kere daha nazar etmek için istiyâk-ı derûnî hâsıl oluyor. Bu mavilik, içinde pek çok beyazlık bulunan bir mavilikdir. Bu mavilikde belki süt karısıkdır ve yahud denize beyaz mermer düsmüsdür zannolunur. Ben zannediyorum ki, bir yirmilik balon ziyâ-yı semsde uçurulduğu zaman ne renk hâsıl eylerse iste bu mavilik de odur. Yine tamamıyla izah edemedim. Bu öyle bir mavilikdir ki, tahayyül ve tasavvur etdiğimizden daha hafif ve daha nermîndir. Muharebenin hitâmından sonra bu tarîkden birçok defalar gelip gideceğim. Bu latîf deniz ile onun maviliğinin vatanımıza gelmesini pek sûzisli bir sûretde arzu ediyorum. Her ne hâl ise pek me’mûl ve ümid ediyorum ki, burası mehd-i beseriyet, biz Britonlar ancak müstemlekeliyiz.
Dün bir bölüğün çamasır yıkama günü idi. Geminin bas tarafına doğru söyle bir gitdim. Yüz gömleğin direkde sallanmakda olduğunu ve Hind-i Sarkî gemicilerinin tente altında yatarak pipolarından açıklı, koyulu, mavili dumanlar çıkarmakda olduklarını gördüm. Bugün bir köpek balığı gördüm, dün de çekirgelerin gemimize geldiğini görmüsdüm. Çekirgeler bacaklarına kadar maymunlar gibi sarı renkde idiler. Hind-i Sarkî gemicileri bunları diri diri atesde kebab edip kemâl-i istihâ ile yiyorlar.
Her gün biraz telsiz - telgraf havâdisi alıyoruz. Fakat okumak için kimse iltifat etmiyor. Büyük bir simendifer kazasını bugün isitdik, fakat tafsilât yok.

25 Mayıs:Safakla beraber Malta'ya vâsıl olduk. Valetta günesin hararetinden pismis bir limandır. Limanda gondollara benzeyen ufak kayıklar var. Derûnunda Fransız yaralıları olan büyük bir sefine muvâsalat etdi. Onları alkısladık.

28 Mayıs:
Limni üssü'l-harekesindeyiz. Malta'da bir gün kaldık, zâbitler dışarıya çıkdılar. Burası pek güzel bir mahaldir. Hâneleri kalın duvarlı ve İspanyolkârî ve kadınları ise garîbü's-sekl siyah bir basörtüsü tasırlar. Burada bir veya iki hafta kalmayı pek canım sevdi. Burada birçok mecrûhîn ve hastabakıcılar var. Harbe dair pek müdhis hikâyeler ve menkabeler dinledik. Bunlar pek korkunçdu. Fakat efrâdımız pek sâyân-ı sitâyis bir sûretde harb etmislerdir. Harbe girmek hususunda bir arzu-yı sedîdim var. Müddet-i ömrümde bu derece nesâtlı bulunmadım. Ümid ederim ki, sizler de vatan yurdunda bu haldesiniz.

2 Haziran: Ates hattının takrîben 2 mil arkasındayız. Binlerce adam tavsan yuvaları gibi oyuklar içinde imrâr-ı hayat ediyorlar. Bütün gün Fransız mermileri sürat katarları gibi basımızın üstünden geçerek Türklere gidiyor ve geceleyin lâ-yu‘ad ve lâ-yuhsâ tüfek fisekleri vızıldısı devam ediyor. Bazen bir Türk sarapneli bize kadar geliyor ve yanımızda patlıyorsa da siper altına kaçmak için hiç kimse zahmet ihtiyâr etmiyor. Bunların hepsi bize pek nese-bahs görünmekdedir. Dün zevâlden sonra bizim tayyâremizin etrafında patlayan mermiyâtın havada husûle getirdikleri uğultu ve vızıltıya bakdım. Gurûb-ı semsde Helles Burnu'nda denize girdim.
Karaya çıkısımız pek korkunçdu. Kamerli bir gecede bir ufak gemi ile sahilde bulunan bir dubaya yanasdık. Çıkdığımız mahal insan selhhânesine dönmüsdü. Nisan'ın o mahûf günlerinde bu mahallin çakıl tasları efrâdımızın cesedleriyle örtülmüsdü. Dalgaların gidip gelmesiyle el-ân yüzlerce cesedler sahilde çalkalanıp duruyorlar. Karaya cümlemiz sağ ve sâlim olarak ayak basdık. Hemen simdi Türkler bizi mermilemeye basladılar. Benden otuz yarda uzakda bulunan bir nefer vuruldu ve ufak bir parça benden bes yarda uzağa düsdü. Sems pek yakıcı fakat friska rüzgâr var. Sırtımda bir gömlek ve ayağımda bir pantolondan baska bir sey yok. Siperimin yanında ufak bir incir ağacı var. Ben bunun sevgili gölgesine iltica ederek uzaklarda görünen ve bulutlara karısan Semadirek Adası'nın mürtefi‘ dağlarına bakarım. Gurûbda karanın rengi eski altın rengindedir.
Geçen aksam hatt-ı harbi dolasdım. Tıbkı hayvanât-ı vahsiye canbazhânelerine benziyordu. Mısır askerleri, Zühaflar, Turkular, Senegalliler, (silik) bundan baska her cinsden ve her renkden elbiseler. Türklerin pek müstahkem bir tepesini almak üzere (silik) Alayı ile yakında hücum edeceğiz.
Etrafımızda gelincik çiçekleri ve yabani güller açmıs.

11 Haziran: Bana bir sey olmadı, fakat bizim livâ dehsetli zâyiâta uğradı. Benbove Livâsı'nın bakiyyetü's-suyûfu diğer livâlara dağıtıldı ve ben de simdi Howe İkinci Livâsı'na iltihak etdim. Bizimle beraber karaya çıkan zavallı Collingwood Livâsı en değerli on altı veya on yedi zâbitini zâyi‘ etdi. (-) da bunlar meyânındadır. Mûmâileyh bir sipere hücum esnasında katledildi. Benbove
Livâsı'nın zâbitânı meyânında o kadar telefât yokdur. Ancak miralayımız ile dört zâbit telef oldu.
Harb dehsetli bir işti. Fakat biz berây-ı istirahat siper haricinde idik.
Bir tarafdan kuvâ-yı muâvine yetisiyor. Karaya çıkdığımızdan beri serseri ve tüfek kursunu altında yasıyoruz. Ben tamamıyla müsterih ve sâtırım ve kendim de korkudan mide bulantısı bile husûl bulunmadığından dolayı memnunum. Burada cereyan eden ahvâle [sükûnetle] bakmak kadar insana hayret veren bir sey yokdur. Dün benden birkaç yarda ötede üç neferin parçalanarak [esîr-i firâs] bir zamanda ben kahvaltımı yapıyordum.
Siperi kazdığım gece pek yorucu ve ruhu kemirici bir gece idi. Çünkü cephemizde bulunan Türkler hep bir ağızdan "Allah" diye bağırıyorlar ve etrafı inletiyorlardı. Altı gün siperde bulunduk ve berây-ı istirahat ufak bir adaya gideceğimizi ümid ediyorum. Çünkü bizler iste böyle bir fena vakit geçirmisdik.

17 Haziran:
Ümid ederim ki, hepiniz sıhhatde ve setâret-i dâimedesiniz. Ben her ne kadar selâmetde ve sükûnet içinde isem de Royal Naval Fırkası tamiri gayr-ı kâbil zâyiâta uğradı. Ben simdi Hood Taburu'ndayım ve hâl-i hâzırda bir bölüğe kumanda ediyorum.
Bir-iki günlük istirahat için bir adaya gidiyoruz. Üç haftadan beridir geceli ve gündüzlü ates altında yasadım ve çok kereler sağ ve solumda olan efrâdın yaralandığını veya hud öldüğünü görmek musibetine uğradım. Bu hâllere burada bulunanlardan daha iyi tahammül etdiğimi zannediyorum ve hiçbir vechile de me’yûs olmadım. Her ne vâki‘ olursa olsun benim için üzüntü ve merak içinde kalmamanızı rica eylerim.
Hood Taburu'nda, Benbove Taburu'ndan ziyade iyi bir vakit geçiriyorum.
Basvekilin genç oğlu Asquith zâbitânımız meyânındadır ve hastahâneden çıkıp da bize iltihak eylemek üzeredir. Burada beni iz‘âc eden sey sineklerdir. Bunlar buranın tâûnudurlar. Hararet tahammül olunamaz bir derecede değildir ve daima friska rüzgâr mevcuddur. Bu aksam 125 nefer ile sipere gidiyorum. Siperde bulunmak, burada bulunmakdan daha çok emniyetlidir. Çünkü siperlerde mermiyâta hedef olmazsın. Yarın için me’mûldür ki, ufacık adamıza naklolunalım. İngiltere'de oturanlar buradaki isin ne kadar su‘ûbetli olduğunu takdir etmislerdir zannederim. Etmedilerse bile zâyiât listesi nesrolununca her halde anlayacaklardır. Binâenaleyh her gün yeni kuvvetler alarak tahkîm olunuyoruz. Sineklerden tahaffuz ( korunmak) için bir cibinlik ile gazeteleri muntazaman yollayınız.

22 Haziran: Top sadasından külliyen hâlî bir adada istirahat ediyoruz. Etrafda yürümek ve çadır altında gölgelenmek ne kadar müferrih. Etraf dağlık, salvarlı Rum kadınları tarlalarda başaklar arasında dolasıyor. Denizde yıkandık, uyuduk, yemek yedik ve pek az talim ile mesgul oluyoruz. Çünkü gün ortasında çalısılmayacak derecede sıcak var. Benim kıt‘amda bulunan doktor (-) bir hücum esnasında katlolundu. Bir pazar günü ona Blanford'da mülâkî olduğumuzu der-hâtır edersiniz. Burada ne kadar kalacağımızı bilemiyorum. Fakat herkes ümid ediyor ki, oldukça uzun bir müddet kalacağız. Allah'a hamd ü senâlar olsun burada sinek yok. Kiraz satın alıyoruz ve kezâlik bol bol sigara buluyoruz. Avrupa'dan hiçbir havâdis alamıyoruz. Bizim buradaki muharebâtımıza dair de pek cüz’î bir haber geliyor.

28 Haziran: Sibh-i cezîreye be-tekrar geldik ve muhtemeldir ki, yarın da ates hattına sevk olunacağız. Ahvâl biraz daha iyice ve evvelkinin yarısı kadar mermi yağmuruna tutulmuyoruz. Ada pek güzel bir mevki‘di. Bir gün bir midilliye bindim. Dağlara çıkdım. Yedi mil uzakda bir köye gitdim ve köyün umumî misafirhânesinde Yunan yâverleri etrafımı almıs oldukları halde ne güzel bir vakit geçirdim.
General Sir Ian Hamilton bizi teftis etdi. Elimi sıkmak lütfunda bulundu ve fena sarsıldığımızı, fakat buna bir müddet daha tahammül etmemizi söyledi.
Bugün bir Alman tayyâresi ordugâhımızın üzerinde uçdu ve bomba atdı. Bazı zâbitler avdet etdiler. Bunlar meyânında arkadasım Lord Rilsol'un oğlu Lister var idi.

3 Temmuz: Hâlâ Achibaba Tepesi'nin eteğindeyiz. Tepe son derecede müstahkemdir ve Türkler pek cesur ve hakikaten zekidirler. Alan Olster'i burada bulacağımı ümid ediyorum.
Simdi Lister ve Asquith ile ta‘âm etdik. Mûmâileyhim sen ve sâtır ve ülfet edilmeye lâyık insanlar. Sivrisineklerden tahaffuz için Lister bana bir cibinlik verdi. İş bu mektubu okuyanlar, buradakilere cibinlik yollamak lütfunda bulunurlarsa pek büyük bir iyilik etmis olurlar. Gündüzün uyumaya tesebbüs ederseniz sinekler yüzünüze dolar ve sofranın üzerinde bulunan yemeklerin her bir parçası bu pis mahluklardan görünmez bir hale gelir. Cibinliğe tesekkürler ederim. Âsûde bir halde uyuyorum. Bu son zamanlarda amele efrâdıyla çokça çalısıyorum, bunlarla çalısmak ateş hattından pek fena. Dün aksam nısfu'l-leylde 120 kisi ile birlikde siper kazmaya gitdim. Safak sökünceye kadar siper kazdık. Bazen bir serseri kursun, efrâdımdan bir veya ikisini yere seriyordu. Fakat sonraları zâyiâtımız biraz ziyadelesdi. Top atesi evvelkisi kadar müz‘ic ve mühlik değildir. Hâlâ setâretimi muhafaza ediyorsam da bazen heyecanlı anlar geçiriyorum. Bu sıklet-bahs hayatdan dolayı bazen sinirleniyorum ve ekseriyet-i evkâtımızı yatmakla imrâr ediyoruz. Dün aksam gök gürültüsü oldu ve yağmur yağdı. Bu karaya ayak basdığımızdan beri ilk defa vâki‘ oluyor.

Daily Express muhabirlerinden Billy burada idi, tifoya tutuldu ve diğer muhabir Gay maktûl düsdü. Bir mermi parçası evvelsi gün yatak ve elbiseme isabet etdi. İyi elbiselerimi parça parça eyledi ve teneke düdüğümü kırarak üzerime kadar fırlatdı.

Muhnik gazlardan tahaffuz için ağız ve burun kılıflarını aldık, fakat Türkler henüz muhnik gaz kullanmaya baslamadılar.

13 Ağustos sene 1331 / 26 Ağustos 1915
BOA, HR. MA, 1140/80, 81, 82
Çanakkale Müzesi
 
 

Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.

 

Tasarım & Programlama ÜÇBOYUT