Seddülbahir, Arıburnu ve Anafartalar'da Osmanlı kuvvetlerince alınan esirlerin ifadelerineden, Müttefiklerin morallerinin son derece bozuk olup askerlerin savasmak istemedikleri anlasıldığı
Osmanlı Ordu-yı Hümâyûnu Baskumandanlığı Vekâleti Sube: 2 Numara: 16165 Matbûât Müdüriyet-i Umumiyesi'ne
Düsman üserâsı arasında:
Kumandanın müsaadesiyle ahîren Seddülbahir, Arıburnu ve Anafartalar'da alınan üserâ ile görüsdüm. Seddülbahir'de esir edilen Fransızların ifa desine nazaran Fransızların kuvve-i maneviyesi pek muhteldir. Daima askerleri tehlikeye sevk eden zâbitlerin kendileri hemen hiç hücumlara istirâk etmezlermis. Bu sebeble zâbitlerine karsı itimadları münkesirdir. Çanakkale'de muharebe etmelerinden Fransızlar memnun değillermis. Bu sebeble her gün birçok sâyi‘a zuhur edermis. Hatta geçen Temmuz evâsıtında ikinci fırkanın Fransa'ya avdet edeceğine ve yerini İngilizlere terk eyleyeceğine dair bir sâyi‘ a deverân etmis ise de aslı çıkmamıs. Askeri buraya bidâyeten ehemmiyetsiz bir resm-i geçid yapmak için getirmisler. Bunda muvaffak olamayınca simdi: "Sizin vazifeniz Achibaba (Alçıtepe)'yı alıncaya kadardır. Ondan sonra artık isiniz bitecek, rahat edeceksiniz." diye tesvik ve tescî‘ ediyorlarmıs.
Lâkin Alçıtepe'nin zabtı nın mümkün olmayacağını görerek pek nevmîd bir hâlde kalmıslar. Anafartalar'da alınan esirler, Suvla Limanı ve Tuzla Gölü civarına çıkan kıta‘âtın çıkdıkdan sonra yirmi dört saat mütemâdiyen ates altında kaldıklarından çok zâyiât verdiklerini ve Bud isminde bir esir, kırk üç kisilik bir müfrezeden on bir kisi kaldıklarını ve tekmîl zâyiâtın bu nisbetde olduğunu söyledi. Bir İngiliz esiri suret-i esaretini söyle nakletdi:
"Türkler bizi bidâyetde aldatdı. Çok telefât vermemize rağmen biz ilerlemeye muvaffak olduk zannediyorduk. Fakat elimize geçen ilk siperlerden daha ileri gitmek için vâki‘ olan tesebbüsümüz müdhis bir atesle karsılandığını ve taburumuzun kâmilen yere serildiğini gördüğümüz zaman bidâyetdeki ilerlemekliğimizin bir muvaffakıyet değil, bilakis Türklerin düsürdüğü bir tuzak olduğunu anladık. Türkler evvelce isgal etdiğimiz kendi siperlerine tekrar geldikleri zaman ancak esir olarak elde etdikleri bizlerden mâ‘adâ taburun mütebâkî efrâdını kâmilen maktûl olarak buldular. Sizi te’min ederim ki, taburumuzdan dört-bes kisi sağlam kalmadı. Bizi esir aldıkdan sonra sıhhiye neferâtınız yaralarımızı güzelce sardılar ve bize pek iyi bakdılar. Simdi esir olmayı muharebeye tercih ediyoruz".
Diğer biri ilâve etti:
"Muharebe hepimizi sıkıyor. Esasen gönüllü olduğumuzdan biz imza verdiğimiz yerlerde askerlik edecek idik. Fakat bizi buraya sevk etdiler. İngiltere'de az asker kaldı. Bundan sonra kimse asker olmak istemiyor. Biz esir olduğumuza çok memnunuz". Müteâkiben hep bir ağızdan gayet neseli sarkılar söylemeye basladılar. Simdiye kadar vürûd eden esirlerden hiçbir İngiliz ve hatta daha sen ve sâtır görünen Fransızlar dahi bu suretle bir memnuniyet eseri göstermemislerdir.
Millî Ajans muhbiri lisanından gazetelerle nesretdirilmesini rica ederim. Fî 26 Sevval sene 1333 - Fî 25 Ağustos sene 1331 / 7 Eylül 1915 Karargâh-ı Umumî İstihbarât Şubesi Müdürü Seyfi BOA, HR. MA, 1142/43
|