|
|
|
|
Savaşın Etkileri
|
|
«
|
|
|
|
• Çanakkale Cephesi' nde Rusya
|
|
Paylas
|
Rusya'nın Osmanlının mecbur kaldığı bu antlaşmaları iyi değerlendirmesi giderek Boğazlara ve Osmanlı topraklarına yaklaşmasına sebep olmuştur. Herşeyden önce Osmanlı İmparatorluğu büyük ölçüde parçalanmıştır. Bu savaş sonunda Balkanlarda Sırbistan, Romanya, Karadağ bağımsızlıklarına kavuşmuşlar ve Osmanlı-Türk İmparatorluğundan tamamen kopmuşlar. Bulgaristan muhtar bir prenslik haline gelmiş o da büyük ölçüde Osmanlı Devleti'nden kopmuştur. Doğu Anadolu'da Rusya, Kars, Ardahan, Batum'u kendi topraklarına katmış, Osmanlı İmparatorluğu'ndan koparmıştır. Osmanlının bu şekilde ağır darbeler yemesi onu batılı devletlere muhtaç konumuna düşürmüştür. Batılı devletler Osmanlının bu takatsizliği karşısında iştahlanmış, Osmanlıyı adeta paylaşılacak bir pasta olarak görmeye başlamışlardı. Olaylar ardı arkasına, çorap söküğü gibi gelmeye başlamıştı.
Artık Osmanlı adım adım sona yaklaşıyordu. Geriye dönüp baktığında kaybettiği topraklar belki bir imparatorluk daha kurabilecek kadar fazlaydı. Fakat kendisi de bunun farkında olmasına rağmen eli kolu bağlı, olanlara razı ve müşkil durumda bulunuyordu. Batılı devletler her fırsatta Osmanlı Devleti'nin iç işlerine müdahaleden zevk alıyorlardı. Islahat ve Tanzimat fermanlarıyla Osmanlı içinde yaşayan azınlık tebası Türk halkından daha da üstün bir yere oturuyordu. Kırım Savaşı'ndan sonra 1856'dan sonra 1870'li yıllara kadar Rusya Balkanlarda defansiftir, macera aramaz. Bundan sonra iki dönem görüyoruz. Bu 1870'den Berlin Kongresi'ne kadar olan bölümdür. Yani 1878'e kadar. Bu dönemde biz Panslavizm denen ideolojinin Rus Balkan politikasına çok yönlü etki yaptığını görüyoruz. Üçüncü dönemi de 1878'den 1911'e kadar ki göz önünde tutabiliriz. Bu dönem de Rus balkan politikasının iflası dönemidir.
Ruslar Boğazlara ulaşabilmek için her fırsatı değerlendirmiştir. Önüne çıkan her batılı devlete hedeflerinden bahsetmiş ve Boğazların kendisine verilmesi gerektiği konusunda ısrarcı bir tavır sergilemiştir. İngiltere ve Fransa bu olaya pek ılımlı yaklaşmamış hatta bazen Rusya'ya karşı Osmanlının yanında yerlerini almışlardır. Zaman ilerledikçe Boğazlar İngiltere ve Rusya arasında büyük sorun olmaya başlamıştı. Tabiki Osmanlıyla da son zamanlarda çok ters düşmeye başlamıştı. Gerçek şu idi ki Rusya çıkması çok muhtemel bir savaşta Osmanlı ile aynı safta değil karşı karşıya olmak istiyordu. Rusya'daki siyasal seçkinliklerin gözünde ülkenin savaş araçları arasında ilk planda yer alan Lehistan'da kazanılacak topraklar değil Boğazlar sorununun çözümlenmesiydi. Bu çözümün en ideal yolu Osmanlının Rusya'ya savaş ilan etmesi gibi büyük bir hata işlemesiyle olabilirdi. Öte yandan Sazanov müttefiklerine Osmanlı topraklarında gözleri olmadığını Babıali savaşa girsin veya girmesin Boğazlardaki engelin kesinlikle ortadan kaldırılmasının tek amaçları olduğunu söylüyorlardı.
Rusya Boğazlar üzerindeki emelleri konusunda batılı devletlere açık oynuyordu. Onun bu şekilde davranması bazen Batılı aleyhine durumlar ortaya çıkarmıştır. Osmanlının bence bu konuda en fazla ezildiği antlaşma Hünkar İskelesi antlaşması olmuştur. Osmanlının antlaşmada bu şekilde hırpalanması Batılı devletlerin hoşuna gitmemiş, Rusya'nın önünü kapatmaya çaba göstermişlerdir. Zaman zaman da siyasi politikalar gereği fikir değiştirmek zorunda kalmışlardır. Fakat en sonunda Boğazların Rusya'ya verilmesi konusunda hemfikir olmayı başarmıştır. Buna rağmen Rusya Türkiye hakkındaki emellerin tasdikini ancak I. Dünya harbinin başlarında sağlayabilmiştir. 4 Mart 1915'te İngiltere ile Fransa birer nota veren Rusya, İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile İzmit'in kuzeye doğru uzanan saha ve Marmara'daki adaların hakimiyeti hakkının kendisine tanınmasını istemiştir.
Devletler Arası Bloklaşma ve Rusya'ya Karşı Takip Edilen Boğazlar Politikası Rusya'yı Çanakkale cephesine kadar taşıyan olay boğazları ve İstanbul'u tamamiyle kendine mal etmesinden kaynaklanıyordu. Fakat bir türlü siyasi dengeleri yerine oturtmayı başaramadığı için Boğazlar üzerinde işlettiği politikalardan olumlu bir sonuç alamıyordu. Zaten bu devletin boğazlara tamamen hakim olma isteği 19.yy ilk yarısından itibaren baş gösterdiği görülüyor. Boğazları ve İstanbul'u ele geçirebilmek için büyük devletlerin desteğine ihtiyacı vardı. Bundan dolayı Rusya'nın ilk başvurduğu devlet; batılı devletler arasında en güçlüleri olan İngiltere olmuştur. Rusya, Boğazlar ve Balkanlar üzerindeki emellerini gerçekleştirebilmek için 1853 yılında İngiltere ile görüşerek isteklerini dile getirmiştir. Fakat İngiltere'nin bu dönemdeki düşüncesi Osmanlıyı iyileştirme kendi kendini yönetir duruma getirme çabası içindeydi. Osmanlı topraklarının paylaşılması için tasarladığı planı şöyle açıklayacaktır. "İstanbul'un Ruslar tarafından devamlı işgalini isteyecek değilim."
Bu Yazı 17883 kere okunmuştur.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.
|
|
|
|
|
|