Lone Pine Mezarlığı’ nın karşı çaprazında, Albayrak sırtının bitiminde bulunan kitabe, bu alanda savaşmış ve büyük kahramanlıklara imza atmış 16. Tümen adına dikilmiştir. Buradaki çarpışmalarda akan kanlar toprağı kırmızıya çevirdiğinden dolayı bu isimle anılır olmuştur.
Taktik öneme sahip Kanlısırt ( Lone Pine ), 25 Nisan çıkarmalarının hemen akabinde çok zorlanmış, fakat alınamamıştır. Conkbayırı ve Kocaçimen Tepe hattını ele geçirmek isteyen Müttefikler, 6 Ağustos’ ta yoğun bir bombardımanın ardından taarruza geçtiler.
Bombardımandan korunmak için açtıkları yeraltı siperlerinde mevzilenen Türk Birlikleriyle Avustralyalılar arasında 4 gün aralıksız, boğaz boğaza muharebeler yaşandı. 9 Ağustos’ ta Kanlısırtın batı kısmını kontrol altına alan Avustralya birlikleri, savaşın sonuna kadar burayı muhafaza etti. Savaşın sonuna kadar bu bölgede 9 binden fazla asker öldü ve yaralandı. Şehit olan Türk Askerlerinin mezarı bilinmemektedir. Ancak şu dip notu belirtmeden geçemeyeceğim.
Osmanlı Devleti' ne ve Müslüman Türk milletine karşı ön yargılı ve düşmanca bir görüşe sahip, Çanakkale önüne gelen Müttefik ordusunu "son ve en büyük Haçlı Ordusu "olarak kabul eden bir İngiliz savaş muhabiri Ellis Ashmead Bartlett' in, Çanakkale savaş alanından, kendi kamu oyunu bilgilendirmek için Londra basınına gönderdiği raporlardan oluşan kitabından alınmıştır. Savaş zamanı yazıları Londra’da sansüre uğramış ancak Avustralya gazetelerinde yayınlanmıştır. Yazdığı yazılardan dolayı savaş alanına girmesi yasaklanmış ve hakkında birçok defalar davalar açılmıştır. İngiliz hükümeti tarafından elindeki belgelerin kendilerine teslim edilmesi istenmiştir. Bu kitap 1916 yılında Başkumandanlık Genel Karargâhı istihbarat Şubesi' n den Bahriye Kıdemli Kurmay Yüzbaşı Rahmi tarafından tercüme edilmiştir. Mezarı bilinmeyen Şehitlerimize ne oldu sorusuna bir açıklık getirir düşüncesindeyim ( Seyit Ahmet Sılay).
……………………………………………………………………………………………………………………………..
“ Yirmi dört saat öncesine kadar düşmanın elinde bulunan derenin bu kısmını görmek üzere yukarı doğru yürüdüğüm zaman muharebenin iz olmak üzere bırakmış olduğu insanın içini sızlatan enkazı gördüm; ötede beride yarısı toprak içine sokulmuş cesetler, alelacele kazılmış mezarlar bazıları kırık ve ekserisi sapasağlam yüzlerce tüfek ve süngü, yüz binlerce atımlık kurşun, siper kazmaya mahsus alet ve edevat, ekmek somunları, askeri eşya, asker mektupları imamlardan birinin vaaz kürsüsü, kaput ve çantalar, battaniye ve çuvallar mutfak edevatı, odun yığınları, cesur askerlerimizin süngü hücumuyla Türklerin içine saldırdığı zaman nasıl bırakılmış ise öylece duruyordu. Muhtelif yerlerde büyük ateşler yakılmıştı. Etrafta bulunan ve alelacele toplanan Türk cesetleri, bu sıcak iklimde bir an evvel kurtulmak en mühim bir mesele teşkil ettiğinden dolayı ateşte yakılıyordu, bunlardan etrafa yayılan çürümüş ceset kokusu hakikaten dayanılmayacak derecede iğrençti.” Artık yorum sizin.
|