ANA SAYFA     HAKKIMIZDA     MÜZE     ŞEHİTLERİMİZ     DOKÜMAN ARŞİVİ     FOTOĞRAF ARŞİVİ     GEZİ     YAZARLARIMIZ     İLETİŞİM  
 
  Müze  
  1. Dünya savaşı  
  İtilaf Dev. Savaş Planları  
  Ordular  
  Savaşa Girmemiz  
  Komutanlar  
  Çanakkale Savaşı  
  Deniz Savaşları  
  Hava Savaşları  
  Kara Savaşları  
  Cephede Koşullar  
  Gaz Kullanıldı mı?  
  Savaşın Sonuçları  
  Savaşın Etkileri  
  Çanakkale ve Yahudiler  
  Şehitlerimiz  
  Gazilerimiz  
  57. Alay Tarihi  
  Asker Mektupları  
  Anzaklar  
  Arşivlerde Çanakkale  
  Çanakkale Gençlik ve Sporcular  
  Asker İmamlar  

Sitede Ara


 

Gezi Rehberi

« Geri   

Doughty Willy Mezarı
Seddülbahir Kalesinden Sonra Seddülbahir Köyüne girip yukarıya devam eden yolda, Yahya Çavuş’ u işaret eden yola girilince yokuşun üzerinde sağda bir yol görünür. Büyük su deposuyla da anılan bu bölge, hem Seddülbahir Köyüne hem de Ertuğrul Koyuna hâkim bu tepe de bir mezarlık görünür. Savaş Bölgesinde görebileceğiniz tek bulunan müttefik mezarıdır. 26 Nisan günü bu noktayı almak için hücuma kalkan Yarbay Doughty Willy Başına isabet eden bir mermi sonucu ölmüştür. Daha önce İstanbul’ da görev yapan ve Türklere karşı silah kullanmayı reddetmiştir. Muharebeler esnasında da silah taşımamıştır. Savaşın devam ettiği bir anda özel izinle adaya gelen sevgilisi ünlü arkeoloğ ve istihbarat elemanı Gertrude Bell mezarı ziyaret edip dönmüştür.Gertrude Bell 1868-1926Akademisyen, yazar, dilbilimci, Ortadoğu uzmanı, dağcı, arkeolog, fotoğrafçı, kaşif, Irak Milli Müzesinin kurucusu ve hepsinden önemlisi ajan olarak tanımlanabilir, Gertrude Bell. Adı tarihin tozlu sayfalarına ve 19. yüzyılın sonu – 20. yüzyılın başı arasındaki dönemde sıkışıp kalmış olan Bell’ in adı bugün çoğunlukla Ortadoğu konusunda çalışan araştırmacılar ve akademisyenlerce bilinmekte veya hatırlanmaktadır.

Çünkü kendisi o sıralarda Ortadoğu’ da dolaşan İngiliz ajanlarından ve 1920’lerde Irak Krallığının kurulmasını sağlayan baş aktörlerden biridir; Şerif Hüseyin’in oğlu Faysal’ ın Irak Kralı olmasını ve ülkenin sınırlarının çizilmesini de sağlamıştır. Ayrıca 1920’lerde yeni kurulan idareye karşı ayaklanan aşiretlerin de ikna edilmesinde önemli bir rol oynamıştır.1868 yılında İngiltere, Durham Washington Hall’da varlıklı bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Sanayici Isaac Lowthian Bell’in torunu idi. 16 yaşında Oxforttaki Lady Margareth Hall’ a gitti ve iki yılda Tarih bölümünden mezun oldu. Bell 1892 yılında İran’a bir keşif gezisine çıktı. Yanında akrabası Mary Lascelles vardı. (Lascelles’ in eşi olan Sir Frank Lascalles İngiltere’nin İran Büyükelçisidir.) Tahranda Bell İngiliz diplomat Henry Cadogan’ la tanışmış ve bu adama âşık oldu. Ama ailesi bu beraberliği onaylamadı ve ilişkileri bitti. Bekâr kalan Bell daha sonra iki kişiye daha aşık olacaktır ama bunların ikisi de evlidir. 20’li yaşlarında aile efradı ile Akdeniz havzasındaki arkeolojik alanları dolaşmış, İsviçre’de dağcılık yapmış, Arapça, Farsça, Türkçe, Fransızca, Almanca ve İtalyanca öğrenmeye çalışmış, Arapçasını ilerletmek için de 1899’da da Kudüs’e gitmiş ve eğitimine devam etmiştir. Buradan da Türk otoritelerinin tüm itirazlarına rağmen Cebel – i Dürzî bölgesine at sırtında bir geziye çıktı. Birkaç ay sonra da Suriye’yi boydan boya geçen bir gezi daha yaptı. Bu gezi hatıralarını 1907’de basılan “The Desert and the Sown” adlı kitabında topladı.

Gezisi sırasında arkeolojik sahaları ve eski ören yerlerini inceleme, keşfetme adı altında bölgede yaşayan aşiretler, nüfus grupları, kervan yolları, su kuyuları yeraltı ve yerüstü zenginlikleri hakkında istihbarat topladı. Topladığı istihbarat I. Dünya Savaşı yıllarında İngiltere’ye oldukça fayda sağladı. Bunu I. Dünya Savaşı sırasında Kahire’de İstihbarat Subayı olarak görev yapmış olan David Hogarth da doğrulamıştır. Hogart’a göre Bell’in sağladığı bilgiler olmasaydı T.E. Lawrence Ortadoğu’daki Arap İsyanını çıkaramazdı. Bell, Lawrence ile ilk kez 1909 yılında, Lawrence 19 yaşında bir öğrenci iken, Kuzey Suriye’deki Karkamış harabelerinde karşılaşmıştı. Bell bu sırada Mezopotamya bölgesine ilk keşif gezisine gidiyordu. Mezopotamya’ya giden Bell, burada pek de anlaşamadığı St. John Philby ile birlikte çalıştı. Mezopotamya ve Basra Körfezi havalisi Hindistan Sömürge Hükümetinin sorumluluk sahasında olduğu için daha sonra Irak Yüksek Komiseri olacak olan Sir Percy Cox ile de birlikte çalıştı. Cox, 1917 yılında Osmanlı Ordusu Bağdat’ı boşalttıktan sonra Irak’a geldi. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasına aylar kala Osmanlı İmparatorluğu dağılma sinyalleri verirken, İngilitere’ de diğer tüm Avrupa ülkeleri gibi Ortadoğu'nun değerini anlamıştı.İngiliz Hükümeti, Ortadoğu hakkında sayısız konferanslar veren, kitaplar yazan Bell'in yardımını istedi. Bölgeyi çok iyi tanıyor, yerel yöneticilerle çok iyi anlaşıyor ve halkı çok iyi anlıyordu. 1915'in Kasım ayında Gertrude Bell, İngiliz İstihbaratına katıldı. Ortadoğu bölümünde çalışmaya başlayan Bell için en büyük mutluluk nihayet uzun zamandır hayalini kurduğu Ortadoğu’ ya geri dönecek olmasıydı. Londra'dan kalkan gemiyle Kahire'ye geldi. Teşkilatta artık "Queen of Desert (Çöl Kraliçesi)" olarak tanınıyordu. Orada 1911 yılında Karakeş' te bir kaç gün bir araya geldiği genç bir arkeologla tanıştı. T.E Lawrence adındaki genç arkeolog, daha sonraları Arabistanlı Lawrence olarak anılacak ve Ortadoğu'daki tüm dengelerini Osmanlı aleyhine bozacaktı. Osmanlı'nın çöküşünde, İngilizler'in Ortadoğu egemenliğinde söz sahibi olmasında en büyük payı olan insanlardan biri, 1926 yılında bir avuç dolusu uyku hapı içerek intihar etti. Neden intihar ettiği ise hala büyük bir sır.. Türkiye’ nin birçok ilini gezmiş özellikle Hasankeyf ve Niğde olmak üzere bir çok ilin tarihi ve arkeolojik fotoğraflarını çekmiştir.
Çanakkale Müzesi
 
 

Sitede yayınlanan her türlü yazı, haber, resim, şiir, müzik ve videonun izinsiz kullanılması, yayınlanması yasaktır.

 

Tasarım & Programlama ÜÇBOYUT