Fakat böyle bir oynak savunmanın,özellikle Gelibolu Yarımadası'nda önemli bir
sakıncası vardı: Arazi ve yol durumu...
Gerçekten de Saros Körfezi'nde (Bolayır Berzahı) 4.8 kilometrelik bir
genişlikten, güneyde Anafartalar'da 20 kilometrelik bir genişliğe ulaşan ve bu
şekliyle bir üçgene benzeyen Gelibolu Yarımadası dağlık bir yapıya sahipti.
Sanders'in benzetmesiyle Gelibolu arazisi "yamaçlar, derin boğazlar ve keskin
yarlar ile bölünmüş dağlardan ibaretti."
Öyleydi ama, Mareşal Sanders'e göre başka çarede yoktu. O da öyle yaptı ve
kıyılarda zayıf, derinlikte kuvvetli olmak esasına göre birliklerini düzenledi.
Hazırlıklar, düşmanın çıkarma harekatına giriştiği 25 Nisan'dan iki hafta önce
bitirilmişti. Buna göre:
Beşinci Ordu Komutanı Mareşal Sanders, karargahıyla Gelibolu'daydı.
Emrinde iki kolordu vardı: 3. ve 15. kolordular.
3.Kolordunun üç tümeni vardı:
5.Tümen, Saros bölgesinde. Komutanı Yarbay Hasan Basri.
7.Tümen, Bolayır bölgesinde. Komutanı Albay Halil.
9.Tümen, Seddülbahir bölgesinde. Komutanı Albay Halil Sami.
15.Kolordu Komutanı Alman Generali Weber, karargahı ile Kalver Çiftliği'nde ve
Anadolu yakasını savunmakla yükümlü.
15.Kolordunun iki tümeni bulunuyor:
3.Tümen, Kumkale bölgesinde. Komutanı Alman Albay Nicolai.
11.Tümen, Beşige bölgesinde. Komutanı Albay Refet.
Ayrıca doğrudan doğruya Beşinci Ordu Komutanlığına bağlı bir tümen (19.Tümen),
bir süvari tugayı (1.Tugay), bir piyade alayı ve dört jandarma taburu vardı.
19.Tümen, Yarbay Mustafa Kemal emrinde ve Eceabat'ta Beşinci Ordu'nun ihtiyatını
oluşturuyordu. Süvari Tugayı ise yine ordu emrinde olarak Saros Körfezi
batısında Bulgar hududuna kadar olan geniş kıyı kesimini gözetlemekteydi.
Jandarma taburları da,düşmanın fazla beklenmediği kıyılar da gözetleme görevi
yapmaktaydılar. Beşinci Ordu'nun asker sayısı 84000 (Müttefiklerin 75000), top
sayısı 72 (Müttefiklerin donanma hariç 140) idi. Türk asker sayısı düşmana
nazaran 9000kişi daha fazla idi ama bu bir sayısal görüntüden ibaretti. Aslında
tarafların savaş gücünü belirleyen, (eğitim ve moral başta olmak üzere)
silahların kalitesi, silah, cephane, araç, gereç bütünlemesi ve özellikle ağır
makinalı tüfek ve topun miktarı idi ve bunlar da düşmandan yana idi.
Büyük savaştan bir gün önce Türk savunma kuvvetleri ile Beşinci Ordu Komutanı
Mareşal Liman Von Sanders, dört haftalık bir uğraşın sonucuna ulaşmış ve
hazırlıklarını olabildiğince bitirmişti. Mareşal, 60 yaşına rağmen masa başında
pek az oturuyor, zamanının çoğunu arazide, birliklerinin arasında tatbikat ve
eğitimlerde geçiriyordu.
Daha sonraları o günler için şunları yazacaktı:
"Sahilde gözetleme görevi ile uyuşmuş Türk birliklerini,durumun gerçeklerine
uygun biçimde hareketli bir hale getirmek için yürüyüşler ve tatbikatlar çok
faydalı oldu." Gerektiğinde birliklerin bir yerden diğerine nakli için
limanlarda gemi bulundurduktan başka, gruplar arasındaki yolları da işçi
taburlarını çalıştırarak yapmaya başlamıştık. Yarımada üzerinde bir baştan
ötekine giden kesiksiz bir yol mevcut değildi. Ekseriya yayaların ve yüklü
hayvanların geçebileceği patikalar vardı, fakat tekerlekli topçunun bunlardan
geçmesi mümkün değildi.
Yeni gruplaşma, gece yürüyüşleri ile sağlandı. Bu suretle düşman uçaklarının
keşifleri engellendi. Tehlikeli sahil kesimlerinde sahra tahkimatını bütün
kuvvetimizle ve geceleri pekiştiriyorduk. Engelleme inşaatı için Türkiye'de hem
malzeme hem de araç ve gereç noksandı. O kadar ki, basılınca patlayan kara
mayınları terine torpido başlıklarını ve dikenli tel engeli olarak da bahçe ve
tarla kenarlarındaki telleri kullanmak zorunda kaldık.
24 Nisan'da Çanakkale'nin Anadolu yakasındaki 11.Tümen ile büyük bir manevra
düzenledim. Burada esas mesele, düşmanın Küçük Beşige Limanı'na yaptığı
varsayılan çıkarmayı önlemekti. Öğleden sonra Gelibolu'ya döndüm.
25 Nisan sabah saat 05:00den itibaren Gelibolu'daki ordu karargahına, düşman
çıkarmasının yapıldığı veya yapılacağı yolunda raporlar yağmaya başladı.
Ordu Komutanı Mareşal Sanders, sabah ilk haberlerle beraber, yanına sadece
Yaveri Alman Binbaşı Pirke'yi alarak koşup geldiği Bolayır sırtlarından
(Gelibolu'nun kuzeyi), Saros Körfezi'ndeki düşman gemi grubunu görüyor,
göremediği diğer dört grup hakkında ise ancak kendisine ulaşan raporlardan bilgi
ediniyordu.
"Gözetlemeyi örtebilecek ve sütre olabilecek tek bir ağaç ve çalının dahi
bulunmadığı Bolayır'ın dar sırtı üstünden Saros Körfezi bütünüyle görünüyordu.
Karşımızda pek yakın olarak düşmanın savaş ve taşıt gemilerinden oluşan 20 kadar
tekne sayılabiliyordu. Bazıları yalçın kıyılara yapışık görünecek kadar ileriye
sokulmuş bulunuyordu. Diğerleri ise biraz uzakta veya seyir halinde idiler.
Savaş gemileri bordalarında ateş ve duman görülmekte, bütün kıyılarla
bulunduğumuz tepeler düşman donanma topçusunun mermilerine hedef olmakta idi.
Bu Yazı 26872 kere okunmuştur.
|