Gelibolu' da Altıbin Anzak Dedeleri için dua etti.
25.04.2011

 

Çanakkale'de Anzak Çıkarması’nın 96’ncı yıldönümü, Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı’nda, Arıburnu önündeki Anzak Koyu’nda Şafak Ayini ile anıldı. Şafak sökerken 6 bin Anzak, savaşta hayatını kaybeden ataları için dua etti.


Arıburnu önündeki Anzak Koyu’nda düzenlenen Şafak Ayini’ne Türkiye’yi Çanakkale Vali Yardımcısı Ali Partal temsil ederken, törenlere Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully, Avustralya Gazi İşleri Bakanı ve Anzak 100’üncü Yıl Anma Törenlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Warren Snowdon, Avustralya Senato Başkanı Senatör John Hogg, Avustralya Hava Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Mark Binskin AO, Avustralya ve Yeni Zelandalı askerler ile 5 bin Anzak torunu katıldı. Akşam saatlerinden itibaren koya gelen Anzak torunlarının bir bölümü, tören başlayıncaya kadar uyku tulumlarının içinde uyudu. Ayin öncesi Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri ile Yeni Zelanda Kraliyet Hava Kuvvetleri’ne ait bando tarafından müzik dinletisi gerçekleştirildi. Tören alanına kurulan dev ekranlardan savaş ile ilgili belgeseller ve savaşa katılan askerlerin anıların anlatıldığı röportajlar gösterildi. Avustralya Muhafız Birliği ve Yeni Zelanda Silahlı Kuvvetleri üyelerinden oluşan Merasim Kıtası’nın saat 05.30’da alana gelmesiyle Şafak Ayini başladı.

ANZAK EFSANESİ

Törende ilk konuşmayı yapan Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Murray McCully, 96 yıl önce Anzak askerlerinin şafak sökmeden hemen önce sabahın o gri karanlığında günümüzde Anzak Koyu olarak bilinen koyun soğuk sularına atladığını belirterek şöyle dedi:

"Hedefleri; arkanızda bulunan Sarı Bayırın bir kısmını ele geçirmekti. Tarihi kayıtlara göre bu girişim başarısızlıkla sonuçlandı. Ancak, bu yenilgi ve büyük ölçüde hayat kaybından Anzak Efsanesi doğdu. Bu efsane bugün Avustralya ve Yeni Zelanda insanları arasında eşsiz ve koparılamayacak bir bağın temeli oldu. Her iki ülkede de Anzak Günü, özelikle gençler olmak üzere kamuoyunun binler halinde toplandığı, kendilerini feda ederek bize özgürlüğümüzü bahsedenleri hatırlama ve vatanları için hizmette bulunanları saygı ile anma ve vatan olma hissiyatımızı destekleyen ruhu yüceltme gününe dönüşmüştür. Yine 96 yıl önce bu talihsiz günde Yeni Zelanda, Avustralya ve Türkiye arasında bir bağ doğmuştur. Bu bağ, hepimizin tarihten öğrendiği ortak bir kararlılık yaratmış ve Türk insanlarının şaşmaz cömertliklerini burada yatan insanlarımıza sergiledikleri kökleri eskiye dayanan bir bağdır. 96 yıl önce buraya 8 bin 556 Yeni Zelandalı ayak bastı.


Neredeyse üçte biri, 2721’i asla eve dönemedi halen bu yarımadada yatıyor. Yarısından çoğu, 4 bin 852’si yaralandı. Birinci dünya savaşı sonunda yaşları 20-40 arasında her 3 Yeni Zelandalı’dan biri ya öldü, ya da yaralandı. Bugün hepsini saygıyla anıyoruz. Ancak maalesef halen çatışmalardan tam anlamıyla kurtulamamış bir dünyada yaşıyoruz. Bugün, ülkelerimizin genç insanları kendi akranlarını korumak için hayatlarını riske atıyorlar. Özgürlük ve güvenlik maalesef bedelsiz elde edilemiyor, bu bedel ki çoğu zaman genç kadınların ve erkeklerin hayatlarıyla ölçülüyor. Ancak, 96 yıl önce burada vuku bulmuş bu trajik olaylardan öğrendiğimiz; bir zamanlar düşman olanların yalnız uzlaşmakla kalmayıp, yakın arkadaş ve birlik olabileceği ve diğerlerinin çatışmalarını beraber çözebileceği. Burada hayatlarını kaybetmiş olanları en iyi şekilde onurlandırmak ve diğer çatışmaları da hatırlayarak tarihten önemli bir ders çıkarmalıyız."

Avustaralya Gazi İşleri Bakanı ve Anzak 100’üncü Yıl Anma Törenlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Warren Snowdon ise, Gelibolu’nun çoğu genç ve tecrübesiz bir çok askerleri için büyük bir macera ve bilinmezlik olduğunu vurgularken şöyle konuştu:

"Çoğu askerimiz İngiltere İmparatorluğu’nun savunulmasında müttefik kuvvete Batı Cephesi’nde katılacağını düşünmüştü. Fakat İngiltere Savaş Kabinesinin başka düşünceleri vardı. İlk Avustralyalı birliği başka bir sahile yelken açtı. Hep birlikte bilinmeyen bir düşmana karşı bilinmeyen savaşlarda savaşmak için. Binlercesi hiç bir zaman dönemeyecekti. Sevdikleri için sonsuza dek kaybedilmiş olacak ve çoğunun ebediyen istirahat edeceği yer bilinmeyecekti. Fakat bizler çıkarma yapan Anzakların buraya varışlarını ve kendilerinden oldukça yüksek sayıda Türk kuvvetleriyle karşı karşıya gelmelerini hayal edebiliriz. Ancak çıkarma hareketi Anzakların ileriki aylarda karşılaşacakları dehşetin hiç birini onlara bildirmedi. Onlar aşırı zorluklarla karşı karşıya geldiler. Bu aşırılıklar her iki tarafında katlandığı zorlukların sadece bir bölümüydü. Çoğunun payına düşen hastalık, açlık, zorluklara maruz kalma ve hatta donmak oldu. Askerler hayatta kalma ümidiyle siperler ve tüneller kazdı, derme çatma savunmalar inşa etti. Fakat bunlar kendilerine durmak bilmeyen ateşten ve bombalamadan ancak çok küçük bir nefes aldırdı. Onlar kararlı, cesur ve iyi yönetilen bir düşmanla karşılaştı. Topraklarının işgalini geri püskürtmeye kararlı bir düşmanla. Ve onlar çok yüksek bir maliyetle galip geldi. Bu kanlı ve kazanılamaz savaş bizim kim olduğumuzu anlamamızda, ulusal kimliğimizi oluşturmamızda belirleyici bir andır. Bizim milliyetimizi biçimlendiren bir dönemdir. Bize beklenmedik kahramanlar sağlayan, kendimize ve birlikte büyük işler başaracağımıza olan inancımızı sağlayan bir donem. Anzakların ruhları yaşamaya devam ediyor. Bize güç ve ümit veren bir ruh. Kuşkusuz simdi ki nesillerimizde olan ruh."

ATATÜRK’ÜN MEKTUBU OKUNDU

Daha sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün 1934 yılında Anzak annelerine hitaben yazdığı mektup Türk subayları tarafından Türkçe ve İngilizce olarak okundu. Mektup şöyle:

"Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; göz yaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."

Konuşmaların ardından Avustralya Kraliyet Hava Kuvvetleri Rahiplik Hizmetleri Müdürü Başdiyakoz Kevin Russel tarafından anma duası yaptırıldı, ilahiler okundu. Ataları için dua eden torunlar duygulu anlar yaşadı ve gözyaşı döktü. İki dakikalık saygı duruşunun ardından Başdiyakoz Kevin Russel tarafından son dua yaptırıldı. Ardından İstiklal Marşı, Avustralya ve Yeni Zelanda ulusal marşları çalınarak ülke bayrakları göndere çekildi. Tören, savaşa katılan ülke çelenklerinin Anzak yazısının bulunduğu kaideye sunulmasıyla sona erdi.

Törenler, saat 10.00’da Avustralyalılar’a ait Lone Pine Anıtı’nda, ardından da 57’nci Alay Şehitliği’nde sürecek. Son tören ise Conkbayırı’ndaki Yeni Zelanda Anıtı’nda yapılacak.