Çanakkale Cephesi'nin açılmasıyla büyük ölçüde Çanakkale'ye bağlanan Türk
kuvvetleri Çanakkale'de kazanılan zaferin ardından ülkenin diğer bölgelerine
sevk edildi. Çanakkale'den çekilen İngilizlerin Mısır'da taarruza başlayacağını
öğrenen Başkumandanlık Vekaleti II. Kanal Seferi için Yarbay Ali Fuad, 13 Şubat
1916'da XIV. K. 'lığında görevlendirildi. I. Kanal Seferine erleri Suriyeli olan
25. Tüm. ile katılan Yarbay Ali Fuad, II. Kanal Seferine erlerinin tamamı Türk
olan XIV. Tüm. ile katıldı. Bu görevi sırasında Suriye daha sonra Diyarbakır
üzerinden Çapakçur Mıntıkası'nda meydana gelen savaşlara katıldı. Ayrıca XIV.
Tüm., II. Ordu III. Kolordu kuruluşuna bağlandı. 30 Eylül 1916'da Bitlis
çevresinde bağımsız olarak görev yapan XVI. Kolorduya bağlı V. Tümen
Kumandanlığı'na atanan Yarbay Ali Fuad, Ocak 1917'de Ordu Kurmay Başkanlığı'na
daha sonra da 30 Mayıs 1917 de III. Tümen Komutanlığı 'na tayin edildi. Daha
sonra Sina-Filistin Cephesi'ne tayin edildiğinden Kafkas Cephesi'nden ayrıldı.
Yarbay Ali Fuad, Filistin cephesinde Yıldırım Orduları Kumandanlığı
kurulmasından sonra 29 Haziran 1917 de XX. Kolordu Komutanlığı' na atandı. Bu
görevi sırasında Filistin de taarruza geçen İngilizlere karşı yaptığı başarılı
hareketler neticesinde 21 Aralık 1917 de Mirliva rütbesini aldı. Filistin
Cephesi'nde 19 Eylül 1918'den itibaren başlayan muharebelerden sonra Türk
Orduları Halep'in kuzeyine çekildi. Nihayet 30 Ekim 1918 yılında ateşkesin
imzalanmasıyla birlikte İstanbul'a çağrılan Liman Von Sanders'in yerine Yıldırım
Orduları Grup Kumandanlığı 'na Mustafa Kemal Paşa getirilerek VII. Ordu
Kumandanlığı vekaletine ise XX. Kolordu Kumandanlığı uhdesinde kalmak üzere Ali
Fuad paşa getirildi. 25 Şubat 1919'da II. ve VII. Ordular dağıtılarak Yıldırım
Gurubu Kumandanlığı adını alan makama bağlandı. Ali Fuad Paşa'da XX. Kolordu
Kumandanlığı 'na atanarak; Konya'ya gitti. Fakat daha sonra karargahıyla
birlikte 13 Mayıs 1919'da Ankara'ya gelen Ali Fuad Paşa, 21-22 Haziran'da Amasya
Genelgesini imzaladı. İstanbul Hükümeti tarafından 26 Ağustos 1919 da azledilen
Ali Fuad Paşa görevini bırakmayarak, 9 Eylül 1919'da Sivas Kongresi kararları
doğrultusunda Garb-i Anadolu Umum Kuvay-ı Milliye Kumandanlığı' na atandı. Bu
olaydan sonra İstanbul Hükümeti tarafından merkeze çağrılan Ali Fuad Paşa, 29
Ekim 1919'da Ankara Merkez Hastanesi'nden aldığı raporla istirahate ihtiyacı
olduğu ve Ankara'da kalmasının gerekli olduğunu belirtti.
Bu askerî görevlerin ardından siyasetle de uğraşan Ali Fuad Paşa, BMM I. Dönemi
için yapılan seçimlerde Ankara Millet Vekili seçildi. Divân-ı Harp tarafından 11
Mayıs 1920'de idama mahkum edilen Ali Fuad Paşa daha önce 25 Haziran 1919'da
Ordu Komutanı sıfatıyla Garp Cephesi Komutanlığı 'nda görevlendirilmişti. Aynı
zamanda bu dönemde siyasi sıfatını da taşımaktaydı. Garp cephesinde Yunanlılara
karşı girişimlerde bulunan Ali Fuad Paşa, 9 Kasım 1920 tarihinde Moskova Büyük
Elçiliği 'ne atandı. Moskova Büyük Elçiliği'nin Ruslar tarafından basılmasından
sonra gelişen olaylarla Moskova'dan hareket eden Ali Fuad Paşa, 2 Haziran 1922
tarihinde Ankara'ya geldi. Ankara'ya geldikten sonra Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti Başkanlığı , TBMM II. Başkanlığı ve geçici başkan seçilerek
TBMM'nin II. Dönemi'nde yine Ankara Milletvekili olarak meclise girdi. Ali Fuad
Paşa, 13 Ağustos 1923'de Ferik rütbesine yükseltildi. 21 Ekim 1923'de II. Ordu
Müfettişliğ i'ne atanan Ali Fuad Paşa aynı zamanda milletvekili olduğu için 31
Ekim 1924 de müfettişlikten istifa ederek tekrar meclise döndü. Bununla beraber
TPCF'nin kurucuları arasında yer alan Ali Fuad Paşa, bu partinin Umum-i Kâtibi
olarak görev aldı. İzmir suikasti ile ilgisi olduğu sanılan Ali Fuad Paşa,
İstiklal Mahkemesi'nde yargılanarak 15 Temmuz 1926'da tahliye edilince meclise
döndü. Ne yazık ki Kasım 1927'de ordudan açığa alınarak 5 Aralık 1927'de
emekliğe ayrıldı. Bununla beraber 5. , 6. ve 8. Dönemlerde Konya'dan bağımsız
Millet Vekili; 9. Dönem'de Eskişehir 10. ve 11. Dönemler'de İstanbul Millet
Vekili olarak TBMM'ne girdi. Bu arada Nâfia Vekili olarak 3 Nisan 1939 - 8 Mart
1943 yılları arasında görev alarak; 7 Ağustos 1943 - 9 Mart 1946 döneminde
Münakalât Vekili (Ulaştırma Bakanı) ve 30 Ocak 1948 - 1 Kasım 1948 döneminde
TBMM Başkanı olarak görev yaptı. Ayrıca 14 Nisan 1959 tarihinde Atlantik
Kongresine katılmak üzere Fransa'ya giden Ali Fuad Cebesoy, Meclis'in
kapatılmasıyla aktif siyasî hayattan çekildi. Ali Fuad Cebesoy, - 85 yaşında
iken - 10 Ocak 1968'de İstanbul'da vefat etti.
Türk Milleti'nin adeta bir destan yazdığı ve Avrupa'nın sömürgeci uygarlığına
karşı üstün başarılar kazandığı Gelibolu Yarımadası'ndaki çarpışmalar, 1915
yılının Ekim ayında hemen hemen durdurulmuştur. İtilaf Kuvvetleri 6 Aralik'ta
Anafartalar, Seddülbâhir ve Arıburnu Cepheleri'ni boşaltarak Çanakkale
Savaşları'nın bitirilmesine karar verdiler. Türk Ordusu Çanakkale'de 6 ay
süreyle yarım milyona varan bir kuvvete karşı koyarak müttefiklerine önemli bir
yardımda bulunduğu gibi Birinci Dünya Savaşı'nın kaderini değiştirmiş ve Rus
Çarlığı'nın çökmesine neden olmuştur. Karma bir yönetim ve çok az bir cephaneyle
yürütülen savaşlar sonunda Türk Ordusu 55.000 şehit, 100.000 yaralı, 10.000
kayıp ve 25.000'i hastalıktan ölmek üzere 190.000 kişi yitirdi. İtilaf
Devletleri'nin kayıplarıysa 13.000 ölü, 72.000 yaralı ve 30.000 kayıp olmak
üzere 145.000'İtilaf Devletleri bulmuştur.
Çanakkale Savaşları'nın devam ettiği dönemde İtilaf Devletleri, Rusya'nın
baskısıyla yaptıkları anlaşma sonucu; Boğazlar ve İstanbul'u bu ülkeye vaat
etmeleri İtalya'yı yeniden İtilaf Devletleri'nin yanına çekmişti. Fakat İtilaf
Devletleri'nin Çanakkale'de kara ve deniz savaşlarındaki yenilgisi,
Bulgaristan'ı Müttefikler'in arasında yer almaya itti. Böylece Almanya ile
Osmanlı Devleti arasında bir köprü kurulmuş oldu. Türk Ordusu'nun Çanakkale
Savaşları'ndaki üstün başarıları savaşın üç yıl daha uzamasına Rusya'nın İtilaf
Devletleri ile ilişki kuramamasına ve Rusya'da 1917 yılında Bolşevik
İhtilali'nin patlamasına yol açtı. 3 Mart 1918'de savaştan çekilen Sovyetler,
Doğu Anadolu'da işgal altında tuttukları yerlerden çekildikleri gibi Berlin
Anlaşması (1878) ile ele geçirdikleri Kars, Ardahan ve Batum'u da Türkiye'ye
geri verdi. Böylece Türkiye ile SSCB arasında Kurtuluş Savaşı yıllarında daha da
gelişecek olan ilişkilerin temelleri atılmış oldu.
Sınırlarını meridyen hesabıyla yapan Avrupa'nın en güçlü sömürgeci ülkeleri
İngiltere ve Fransa'nın öncülüğünde, İstanbul'u ve Boğazları ele geçirmek
amacıyla açılan Çanakkale Cephesi'ndeki savaşlar Türk Ordusu'nun ve Türk
Milleti'nin üstün başarılarıyla zaferle sonuçlanmıştır. Böylece Çanakkale
Savaşları'ndan beklemedikleri bir mağlûbiyet alan İtilaf Devletleri'nin
yenilmezlik unvanına Türk Milleti son vermiştir. Tabiki bu savaşların
kazanılmasında kadın, erkek, çocuk, her neferiyle bütün Türk Milleti'nin ve
tabiki Türk Ordusu'nun vatan sevgisine borçlu olduğumuz da bir gerçektir. Ayrıca
Çanakkale Savaşları'nın kazanılmasında Türk Milletini bir bütün yapan ve savaşın
kazanılacağından hiç şüphe duymadan cephelerde savaşan komutanlarımızı da
unutmamak gerekir. Bu çalışmamda Balkan Savaşlarında, Birinci Dünya Savaşı'nda
ve Milli Mücadelemizde görevler alan Kâzım Karabekir, Fevzi Çakmak ve Ali Fuad
Cebesoy'un faaliyetlerinden bahsettik. Çanakkale Savaşları'nın kazanılmasında
önemli görevler alan adı geçen komutanlar kendilerine verilen görevleri üstün
başarılarla yerine getirmişlerdir. Sonuç olarak Çanakkale Cephesinde ve Milli
Mücadelemiz sırasında ölüm-kalım mücadelesi vererek çarpışan Türk Milletinin her
ferdine , Türk Ordusunun her komutanına şükranlarımızı sunuyor ve bir kez daha
yad ediyoruz.
Bu Yazı 49451 kere okunmuştur.
|